Horhor Tekkesi olarak da bilinen Hindiler Tekkesi, Aksaray’da Horhor Caddesi üzerinde kurulmuş, İstanbul’un Nakşibendî tekkelerindendir. Thıerry Zarcone, târihi ve silsilesi hakkında bilgi edinemediğimiz bu tekkenin XVII. yüzyılın ortalarında Kâdirîliğe bağlandığını kaydetmektedir.[1]
Evliyâ Çelebi, bu tekkeye Sultan İbrahim’in, gelip fukaralarıyla yemek yediğini bildirmektedir.[2]
af) Diğer Nakşîler
Lagarî Mehmed Efendi: Ayvansarâyî’ye göre Nakşibendiyye meşâyihından olan Lagarî Mehmed Efendi, “efdal-i ulemâ” terkîbinin karşılığı olan 1093/1682 senesinde vefat ederek Şah Sultan Tekkesi mukâbilindeki kendi tekkesine defnedilmiştir.[3]
Eyüb İlçesi, Taşlıburun Mahallesi’nde bulunduğu için Taşlıburun Tekkesi olarak da anılan, Lagarî Mehmed Efendi Tekkesi, XVII. yüzyılın ikinci yarısında,[4] Eyüp ilçesi, Bahariye, Silahtarağa Caddesi üzerinde Bahâriye Mevlevîhânesi’nin karşısında inşâ ettirilmiştir.[5] Günümüze yalnız hazîresi ve arsası ulaşabilmiştir.[6]
Hayâtı hakkında bilgi edinemediğimiz Lagarî Mehmed Efendi, Ayvansarâyî’ye göre Nakşî, Tabibzâde’ye göre ise Belgradlı olan bu zât Bayrâmî’dir. Tabibzâde meşâyih silsilesini verirken, tekkede ikinci sırada yer alan şeyhin ismini vermemiş,[7] Ekrem Işın ise kısa bir müddet Bektâşîler tarafından kullanıldıktan sonra Sa’diyye Tarîkatı’na geçtiğini kaydetmiştir.[8]
Şah Haydar Nakşibendî: Belh ve Buharâ’dan Özbek şehzâdelerinden bir zâttır. Memleketinde Nakşibendî Tarîkatı’nda sülûkunu tamamladığı için Şah Haydar Nakşibendî diye meşhur olmuştur. Sonra İstanbul’a gelerek Üsküdar Bülbülderesi’nde kendi imkanlarıyla bir zâviye inşâ etmiştir. Bu zâviyede postnişîn iken, 1112/1700-01 senesinde vefat ederek hazîresine defnedilmiştir. Farsça ve Türkçe şiirleri vardır. “Resâ” mahlasını kullanmıştır.[9]
Dağıstanlı Mehmed Efendi: Zâhirî ilimleri tahsil ettikten sonra Nakşî meşâyihına hizmet ederek tekmîl-i tarîkat etmiştir. Bilâhare İstanbul’a gelerek Kadı Çeşmesi denen mahalde Yarhisâr Câmii yakınında bir eve yerleşmiş ve halkı irşâd etmiştir. Bu hal üzere devam ederken 1112/1700-01 senesi Rebîülâhiri’nde seksen yaşında vefat ederek Edirnekapı Emir Buhârî Tekkesi civârında defnedilmiştir.[10]
Şer’î ilimler yanında Arapça ve Farsça’ya vâkıf olan Mehmed Efendi, sâir ilimlerden olan vefk, kırtâsiye, nücûm ve cifri de bilirdi.[11]
Ebû Abdullah Muhammed Semerkandî: Semerkantlı olan bu zât, Yek-dest Ahmed Cûryânî’nin halîfelerindendir. İstanbul’a gelerek Üsküdar’da 1116/1704 senesinde vefat etmiştir.
Saîdâ: Aslen Buharâlı olup Molla Câmî hazretlerinin torunlarındandır. İlim tahsîlinden sonra, Nakşî Tarîkatı’na girmiş ve İstanbul’a gelerek Eyüb Sultan türbesi civârında uzun zaman ikâmet etmiştir. Bilâhare memleketine dönerken Basra yakınlarında 1092/1681 senesinde vefat etmiştir. Farsça şiirler yazmıştır. Safâyî, birkaç defa bu zâtın sohbetlerinde bulunduğunu ve elini öptüğünü kaydeder.[12]
Seyyid Fazlullah Efendi: Diyarbakır’dan İstanbul’a gelerek Üsküdar’da Kadı Alâaddin Tekkesi’nde şeyh olmuştur. 1087/1676 senesinde vefat ederek tekkenin hazîresine defnedilmiştir. İlâhîleri vardır.[13]
Hocazâde Mehmed Enverî: Hocazâde Mehmed, dönemin kıymetli şâir, hattat ve bestekârlarındandır. “Enverî” mahlasını kullanmış ve “Karakız” lakabıyla tanınmıştır. İstanbullu’dur. Suyolcuzâde (v. 1097/1686)’den[14] yazı icâzeti alıp Firuzağa Câmii’nde hat dersleri vermiş, Sutanahmed Câmii baş müezzinliğine getirilmiştir.
Sultan III. Mustafa zaman zaman kendisinden hat dersleri almıştır. Hacca gitmiş, dönüşte Medîne-i Münevvere yakınlarında, 1106/1694 senesinde vefat etmiştir. Vefatına Müstakimzâde Süleyman Sâdeddin Efendi, “muallim kıla Hocazâde’yi Allah me’vâya” (sene: 1106/1694) ifâdesini târih düşürmüştür.[15]
Siteye ekleme tarihi: 03 Ekim 2002
——————————————————————————–
[1] Ayvansarâyî, Hadîka, c. I, s. 219; Thıerry Zarcone, “Hindiler Tekkesi”, DBİA, c. IV, s. 74.
——————————————————————————–
[1] Ayvansarâyî, Hadîka, c. I, s. 219; Thıerry Zarcone, “Hindiler Tekkesi”, DBİA, c. IV, s. 74.
[2] Danışman, Seyâhatnâme, c. II, s. 183; Demircanlı, Evliyâ Çelebi, s. 283
[3] Ayvansarâyî, Tercümetü’l-Meşâyih, vr. 78b. Krş. Tabibzâde, a.g.e., s. 56.
[4] Tabibzâde, a.g.e., s. 56.
[5] Özdamar, a.g.e., s. 36; Ekrem Işın, “Taşlıburun Tekkesi”, DBİA, c. VII, s. 223; Haskan, Eyüp Tarihi, c. I, s. 131. Ayrıca bk. Kut, “Dergeh-nâme”, s. 218, 233.
[6] Haskan, Eyüp Târihi, c. I, s. 131.
[7] Tabibzâde, a.g.e., aynı yer.
[8] Işın, a.g.m., s. 223. Ayrıca bk. Özdamar, Dergâhlar, ss. 36-37.
[9] Şeyhî, a.g.e., c. II, s. 205; Belîğ Tezkiresi, s. 120.
[10] A.g.e., c. II, s. 202-203.
[11] Gös.yer.
[12] Safâyî Tezkiresi, ss. 353-54.
[13] Ayvansarâyî, Tercümetü’l-Meşâyih, vr. 41a.
[14] Suyolcuzâde diye anılan bu zâtın asıl adı Mustafa b. Ömer’dir. Eyüb semtinde dünyaya geldiği için Eyyûbî diye de bilinir. Kâdirî Tarîkatı’na mensuptur. Hat sanatında Şeyh Hamdullah tavrının büyük üstadlarından sayılmış, Hâfız Osman başta olmak üzere bir çok hattat yetiştirmiştir. 1097/1686’da vefat etmiştir. (Bk. Serin, Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar, s. 115).
[15] Ergun, Antoloji, c. I, ss. 50-51.