Prof. Dr. Ahmed AKGÜNDÜZ
286 Sayfa, 170 gr mat kuşe, 26,5X29,5 Özel Ebat
“Yüksek kapı”, “yüce kapı” anlamlarını taşıyan Bâb-ı Âlî tabiri, Sadrazam konağına işaret etmektedir. Anlamı genişledikçe Sadrazam konağı “Paşa Kapısı” ve “Bâb-ı Âsafi”diye anılmaya başlanmıştır. Ancak 1808”deki Alemdar olayından sonra yeniden yaptırılan bina, dönemin padişahı Mahmud-ı Adlî diye bilinen II. Mahmud”a izafeten Bâb-ı Adl ya da Bâb-ı Adlî isimleri ile anılmış ve zamanla tamamenBâb-ı Âlî tabirine dönülmüştür.
Bu zamana kadar İstanbul Vilâyet Konağı ile alakalı çok sayıda makale, kitap veya Ansiklopedi maddesi kaleme alınmışsa da, binanınBâb-ı Âlî haline gelinceye kadarki serüveni tam olarak ortaya konamamıştır. Muhterem Valimiz Hüseyin Avni Bey”in “Muhterem Hocam! Oturduğum odanın bile tarihini tam olarak bilemiyoruz. Keşke bu konuyu arşiv belgeleri ve tarihî kaynaklardan araştırabilseniz ve kaleme alsanız. Biz de hem yerli ve hem de yabancı devlet erkânının meraklı sorularına cevap olarak kitabı takdim eylesek”” sözü bu kitabın telifine sebep teşkil eylemiştir. Biz de sadece Osmanlı Arşiv belgeleri değil, bu zamana kadar kaleme alınan bütün çalışmaları ve yabancı araştırmacıların değerlendirmelerini ve en önemlisi de yayınladıkları fotoğrafları ve planları da nazara alarak bu kitabı tamamladık. Kitap iki ana kısma ayrıldı.
Birinci Kısım dört önemli başlık halinde tamamen Osmanlı Bâb-ı Âlî”sine tahsis edildi. Şöyle ki:
Birinci Başlık altında, Bâb-ı Âlî”nin tarih boyu temelini teşkil eden Osmanlı Devletinde yürütme organı yani Dîvân-ı Hümâyûn ve başta Sadrazam olmak üzere bu organın üyeleri ve fonksiyonları üzerine durduk.
İkinci Başlık altında, Tanzimât”tan sonra Osmanlı idârî teşkilâtında meydana gelen değişiklikler ve 1293/1876 Anayasasının getirdiği yenilikler üzerinde durduk. Üçüncü Başlık altında ise, Bâb-ı Âlî, Bâb-ı Âsafî veya Paşa kapısı tabir edilen Osmanlı Devleti”nin Başbakanlık binası ve buna bağlı kalemler üzerinde durduk.
Çoğu araştırmacıların ??elimizde eski Bâb-ı Âlî ile alakalı plan ve belge yok”” diyerek okuyucuyu belirsizlikler içine soktuğu konuları vuzuha kavuşturduk. Hem Bâb-ı Âlî-i Atîk ve hem de yeni Bâb-ı Âlî hakkında plan ve krokilerle arşiv belgelerine dayalı sıhhatli bilgiler vermeye ve bazı yanlış bilgileri ve belgeleri de tashih etmeye çalıştık.
Birinci başlık altında, Cumhuriyet yıllarında nasıl İstanbul Valiliğine dönüştürüldüğü, Cumhuriyet Arşivi, Milli Emlak Arşivi ve İstanbul Valiliği Arşivinden yararlanılarak ortaya konmaya çalışılmıştır. Cumhuriyetten itibaren eski Sadâret Dâiresi Vilayet Konağı olarak kullanılmaya başlamış, yapı üzerindeki neoklasik bezemeler kaldırılarak yalın bir biçimde sıvanmıştır. Vilayet Konağı, 1980”lerin sonlarında ve 1997 yılında yeniden eski görünümüne kavuşturulmak üzere bir dizi restorasyondan geçmiştir. Bu restorasyon çalışmaları, aralıksız sürdürülmüş ve İstanbul”un 24. Valisi olan Hüseyin Avni Mutlu, başlatılan restorasyonu itina ile geliştirerek devam ettirmektedir.
İkinci başlık altında ise, başlangıçtan günümüze kadar burada vazife ifa eden İstanbul Valilerine tahsis edilmiştir.